26 Aralık 2009 Cumartesi

Benlik

Franz Kafka'dan suçluluk duygusunu ödünç aldım,
Dostoyevski'nin Prens Mışkin'ine verdim,
Murathan Mungan'ın hayal kırıklıklarını içine katık ettim ki,
Elif Şafak'ın Araf'ındaki yalnızlığın arkadaşı olsun,

sonra ben oldu.

12 Aralık 2009 Cumartesi

mektup

“Evet, sonunda delirdim.” diye başladı mektubuna.
Etrafındakileri amaçsızca üzmek, ona verilmiş bir hakmış gibi sonuna dek kullandı, kullanıyordu.
Kimsenin kişiliğine saygı göstermiyor, bencilliğiyle tüm sınırları aşıyordu. Bunu yaparken arkasında bıraktığı o mutsuz bakışları görmezden geliyordu. İşin kötüsü, bakışların artık görmezden gelemeyecek kadar çok bağırmasıydı. Bu da acı vericiydi.
“Benden nefret ediyorum.
Onlar da bence beni artık sevmiyor.” diye devam etti.
O kadar çok “tek” yaşamaya alışmıştı ki, biri gelir oturur diye, yandaki koltuğa hep çantasını koyuyordu.
Onların ayakta kalması pahasına.
Bir şeylerin değişmesi gerektiğini içinde bir yerlerde, bir sezgi çığlık çığlığa anlatmaya çalışsa da, çok içerlerdeydi o. Duymuyordu.
Kulaklarını tıkayıp kendi saçma mantığını yaşatmaya devam etmek…
“Osmanlı’yı da “hasta adam” diyerek böyle zorla yaşatmışlardı ya,
Tarih tekerrürden ibaret demek hala…” diye bitirdi mektubu.
Kalktı, bir sigara yaktı. Pencereden yağan yağmuru seyredaldı.
Bu mektubu tabi ki, asla sahibine yollamayacaktı.